google9795033e2420e1cd.html Cemology Onuncu köy: Şeriat özlemi 1
'Bu ülke batının emperyalizminden, doğunun da vicdan sömürüsünden kurtulursa ancak o zaman aydınlık günlere kavuşur'
M.Kemal ATATÜRK

Cemology Onuncu köy Yazarlar

Şeriat özlemi 1

Şafak Tomruk 6 Eylül 2008
classicmusic@mynet.com

Merhaba, Onuncu Köy okurları. Ben A. Şafak Tomruk. Bundan böyle aranızda olacağım ve gericiliğe, yobazlığa, vatan hainlerine ve liberal bozuntusu ikinci cumhuriyetçilere karşı yazılarımı bu sütunlarda yazarak milli mücadeleye bir nebzede olsa katkıda bulunacağım. Herkese teşekkür ederim.

Bugün bana gelen bir elektronik postada Ankara' nın Keçiören ilçesindeki belediyenin şeriat özlemi içinde,toplum üzerinde nasıl baskı oluşturduğunu irdeleyeceğiz. Bu gericilik özlemi ile dolu rezillikler AKP yönetimi altında nasıl palazlandığını bir bir ortaya koyacağız. Birkaç bölüm sürecek bu yazıyı hazırlarken Yeni Aktüel muhabirlerinin izlenimlerinede geniş ölçüde yer vereceğim.

Yeni Aktüel degisinin izlenimlerinden bir kaç alıntı ile konumuza başlayalım.

''Şeriat gelince her şey hallolacak!'' Keçiören korku ülkesinin AKP' li başkanından şok sözler bunlar.

* Türkiye geçtiğimiz hafta Ankara Keçiören'deki zabıta terörü ile çalkalandı. Yeni Aktüel ekibi iddiaları yerinde araştırdı ve akıl almaz bilgilere ulaştı... İşte şok eden ayrıntılar!

* Keçiören'in Aktepe semtinde 14 Ağustos gecesi belediye zabıtalarının Tekel bayii sahibi Metin Şahin'i öldüresiye dövmesiyle Keçiören Belediyesi ve Belediye Başkanı Turgut Altınok yeniden Türkiye'nin gündeminde. Belediye seçimlerinin yaklaşmasıyla Altınok'un kurduğu söylenen sokak çetesi "A Takımı" da halk üzerindeki baskıyı iyice yoğunlaştırmış durumda. Detayları öğrenmek için Keçiören'e gittiğimizde, "A Takımı"nın terörüne kendi gözlerimizle tanık olduk! İşte başkentten, korku imparatorluğu halindeki Keçiören'den tüyler ürpertici manzaralar…

* 20 Ağustos 2008. Saatler 22.20'yi gösteriyor. Ankara'nın Keçiören semtindeki Mehmet Çakıroğlu Parkı. Dergimizin İstanbul ofisine kadar ulaşan söylentilerin izinden geldik buraya. Biraz dolaşacak, "A takımı"ndan birilerine rastlamaya çalışacağız. Eğer becerebilirsek, fotoğraflayacağız…

* Yaklaşık 15 dakika kadar parkın içinde dolaşıyoruz. Bu park, Başbakan'ın evine yaklaşık 1,5-2 km. kadar uzaklıkta. Parka 10 metre mesafede bir polis karakolu, parkın içindeyse muhtarlık binası var. Muhtarlık binasının üzerindeki elektronik tabelada "Meskûn alanda silah kullanmayalım" yazısını okuyor, hayretler içinde kalıyoruz. Sağda solda oturan ailelerin arasından geçiyoruz ve 15 yaşlarında görünen iki erkek çocuğunun fısıldaşarak gezdiklerini görüp, yanlarına yaklaşıyoruz. Birinin diğerine, bu mahallenin çocukları olmadıklarını ve başlarına bir iş geleceğinden korktuğunu söylediğini duyuyoruz. İşte o sırada beyaz gömlekli, siyah pantolonlu 20 yaşlarında bir adam iki çocuğu parkla polis karakolunu ayıran duvarın dibine çekiyor. Yanlarına dört kişi daha geliyor. Beyaz gömlekli olan, gömleğinin içinden 1 metre uzunluğunda, 10 cm. kalınlığında kılıca benzeyen bir silah çıkarıyor. Daha önce duyduğumuz ve "sallama" adı verilen silahın ta kendisi bu! Diğerlerinden bir beyzbol sopası, bir cop ve bir sopa çıkıyor. Cop çocuklardan bir tanesinin sırtında patlıyor. Beyaz gömlekli haydut "Bir daha sizi burada görmeyeceğiz!" diye bağırarak iki çocuğa da birer tekme savuruyor. Karakoldan dönüp bakan kimse olmuyor. Olayın gerçekleştiği yere yaklaşık beş metre mesafede oturan bir grup da, sanki hiçbir şey olmuyor gibi gülüp eğlenmeye devam ediyor. Çocukları parktan uzaklaştırdıktan sonra "A Takımı" elemanları parkı terk edip, 06 EBT 23 siyah plakalı bir Renault 12 Toros'a biniyorlar. Sonradan öğrendiğimize göre; 06 EBT 03, 06 EBT 11, 06 EBT 13, 06 EBT 23, 06 EBT 24 (EBT harflerinin "En Büyük Turgut" anlamına geldiği de söylentiler arasında) plakalı belediye araçları, belediyenin şirketlerinde çalışan olarak görünen "A Takımı" elemanlarına tahsis edilmiş…

Şaşırdınız değil mi? İşte AKP iktidarının gerçek yüzü. Korkutma, sindirme, kaba kuvvet ve aşağılık baskılar. Ama bizleri, Atatürkçüleri asla yıldıramayacaklar. Biz korkmuyoruz ve felsefemiz ölümden başka köy olmadığıdır.Şanlı İstiklal Marşımız da KORKMA!!!... diye başlıyor ve ''sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak'' diye devam ediyor. Bu nedenle asla bir korku ve endişe taşımıyoruz.

Yukarıda okuduğunuz alıntı yazıya yarında devam ederek sizlerle kritik yapmaya devam edeceğim sevgili dostlar.


MANŞETLER