google9795033e2420e1cd.html Cemology Onuncu köy: Şeriat özlemi 3
'Bu ülke batının emperyalizminden, doğunun da vicdan sömürüsünden kurtulursa ancak o zaman aydınlık günlere kavuşur'
M.Kemal ATATÜRK

Cemology Onuncu köy Yazarlar

Şeriat özlemi 3

Şafak Tomruk 8 Eylül 2008
classicmusic@mynet.com

Yeni Aktüel dergisinde yayınlanan ve Keçiören Belediyesi tarafından toplumu sindirmek amacıyla şeriat provası yapan Turgut Altınok ve çetesinin terör benzeri uygulamaları sonucunda ortaya çıkan rezalet boyutundaki olayları izlemeye devam edelim.

Daha önce MHP' li olan, sonradan dönerek AKP' li olan bu elebaşı ve çetesi Türkiye Cumhuriyeti Başkent' inde köpeksiz kalmış köyün eşkiyaları gibi ortada gezmektedirler. Onlara bu cesareti veren ise ne yazıkki AKP iktidarı ve onun gerici, faşist uygulamalarıdır.


Sokak timleri:

* Keçiören’de sürüp giden bir zabıta baskısı, kulaktan kulağa yayılıyor uzun zamandır. 1994 yılında göreve gelen Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok’un oluşturduğu söylenen “A Takımı” adındaki sokak timleri ise 1995 yılında Erdal Yıldırım isimli 22 yaşındaki solcu bir genci öldürerek isimlerini duyurmuştu. Bu nedenle olayın “A Takımı”yla bir ilgisi olup olmadığını merak ediyor ve Şahin ailesinin, Belediye Başkanı Turgut Altınok’la bir sorunlarının olup olmadığını soruyoruz. 2001 yılına kadar Pirfani Şahin’in Aktepe Stadı’nın karşısında yer alan ve belediyeye ait olan araziyi kiralayarak işlettiği çay bahçesinin, bu tarihte “A Takımı” eliyle yerle bir edildiğini öğreniyoruz sorumuz üzerine. Bunun ardından eski bir belediye çalışanı olan Pirfani Bey, Turgut Altınok’a dava açıyor ve açtığı tazminat davasını kazanıyor. O gün bugündür gerek zabıta ekipleri, gerek “A Takımı” isimli çete aracılığıyla dayak olayının gerçekleştiği GEMPAŞ Tekel Bayi’ne düzenli olarak baskınlar düzenleniyor ve ceza kesiliyor. Pirfani Şahin’le Turgut Altınok arasında da 2001 yılından bu yana, sürekli, çeşitli sebeplerden davalar görülüyor. Şahin bu davaların büyük çoğunluğunu kazanıyor.


* Dayak olayının gerçekleşmesinden bir hafta kadar önce Tekel alışverişi yapmak üzere Metro Grossmarket’e giden Metin Şahin, burada Belediye Başkanı Turgut Altınok’la karşılaşıyor. Aralarında geçen diyaloğu Metin Şahin şu şekilde anlatıyor: “Aldıklarımızı otomobile yüklerken eşim ‘Coşkun geçiyor baksana’ dedi. Coşkun, Başkan Turgut Altınok’un koruması. Koruma, marketin arkasındaki börek- çay yenip içilen yere oturdu. O an Başkan’la göz göze geldik. Nezaketen yanına gidip bir ‘hoş geldin’ diyeyim dedim. Çünkü tanışıyoruz. Yanına gittim tokalaştım, sandalye çekip yanına oturdum.”

“Hiç kafanı yorma, şeriat gelince her şey hallolacak”

* Metin Şahin’in ifadesine göre, işte o sırada Belediye Başkanı Turgut Altınok ve Metin Şahin arasındaki konuşma birden çok sert bir hal almaya başlıyor. “Başkanla oturup konuşuyorduk, o ara; ‘Lan niye saatine uymuyorsun? Dükkânını geç kapatıyorsun’ dedi. ‘Turgut Bey’ dedim, ‘niye lan diye konuşuyorsunuz’? Yanımda eşim ve birkaç tane daha insan var. ‘Hiç kafanı yorma, hepsi hallolacak’ dedi. ‘Ne hallolacak’ diye sorduğumda, ‘Çok yakın zamanda şeriat gelecek tepene çökecek. O zaman dükkânını 11’de kapatmasını öğreneceksin’ dedi. Ben de ‘Eğer şeriat gelir de tepemize çökerse, biz de ayağımızı ona göre uzatırız’ dedim. ‘Bizim tepemize şeriat çökerse, sizin de tepenize çökecek birileri olur’ dedim. Bunun üzerine ‘Terbiyesizlik yapma! Kalk masamdan!’ diye başlayan hakaretlerle beni masasından kovmaya çalıştı. Kalkarsın kalkmam tartışması olduktan sonra ‘Sen kalk diyorsun diye kalkmıyorum, yanımda eşim var, o sebepten kalkıyorum’ diyerek arabama doğru yürümeye başladım. Arkamdan hâlâ bağırıp hakaret ediyordu. Arabaya binip giderken, Altınok’un koruması Coşkun ağabey koştu yetişti arabayı durdurdu. ‘Metin hayırdır? Niye öyle konuştun Başkanla?’ deyince, ‘Ya ne kadar anlayışsız Belediye Başkanı. Adam köpeği azarlar gibi azarlıyor. Ben nezaketen yanına gidip hoş geldin dediğim halde neler yapıyor Coşkun ağabey’ dedim. Sonra da oradan ayrıldım.”

* Metin Şahin olayının detayları bu şekilde. Konuyu bir de mahalleliden dinliyoruz. “Neden böyle oldu” diye vatandaşlara sorduğumuzda resim şekillenmeye başlıyor. Turgut Altınok 1994’te göreve geldikten sonra Tekel bayilerine 23.00’ten sonra açık kalma ruhsatı çıkarmamış. Oysa Pirfani Şahin, 1994 öncesinde aldığı ruhsatı kullanıyor; gece 01.00’e kadar bayiyi açık tutma yetkisine sahip. Yine Turgut Altınok döneminde Keçiören’de bulunan altı tane içkili mekân (bar ya da meyhane) zabıtaların kestiği cezalardan yılarak işletmelerini kapatmış. Dolayısıyla Keçiörenlilerin gece geç saatlere kadar içki alabileceği tek yer olarak GEMPAŞ kalmış. İçki almak için gece kapıda kuyruklar oluşunca da “A Takımı” ve belediyenin zabıta ekipleri işi bu noktaya kadar getirmiş. Turgut Altınok döneminde olan biteni farklı ağızlardan dinleme yoluna gidiyoruz. Keçiören bölgesinden milletvekili olan CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, mikrofon tuttuğumuz isimlerden bir tanesi.

* Ateş, Turgut Altınok yönetiminin Keçiören’de bir korku imparatorluğu kurduğunu söylüyor. Yılmaz Ateş’in anlattıklarına göre, Altınok Belediye Başkanı olduktan sonra (1994’te ilk defa MHP’den seçilmişti) Keçiören’de kendisine oy vermeyen Alevilere baskı uygulamaya başlamış. “A Takımı” adını verdiği silahlı bir çete oluşturmuş, Alevi esnafa düzenli cezalar kesilmeye ve şiddet uygulanmaya başlamış. Ateş, 1995 yılında “A Takımı” eliyle işlenen cinayette, Keçiören Halkevleri bünyesinde yer alan Erdal Yıldırım’ın öldürülmesini hatırlatıyor ve bu cinayetin ardından Keçiören’de “Turgut Altınok’un yarattığı terör nedeniyle huzur ve barış ortamının kalmadığını” söylüyor.

Sosyal demokratların iç çekişmesi Altınok’un yolunu açtı:

* Keçiören nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ını Aleviler oluşturuyor. 1994 yerel seçimlerinde MHP’nin büyükşehir adayı Turgut Altınok’la, Refah Partisi büyükşehir adayı Melih Gökçek bir seçim ittifakına giriyor. Bu ittifak doğrultusunda Turgut Altınok, Keçiören Belediye Başkanlığı için aday oluyor ve onun seçmenleri de Büyükşehir seçimlerinde Melih Gökçek’i destekliyor. Aynı seçimde SHP ve CHP, Keçiören için ayrı ayrı Erzurumlu ve Alevi birer aday gösteriyor. SHP adayı 46 bin, CHP adayı 22 bin oy alıyor. Sandıklardan hem SHP hem CHP’ye basılmış 15 bin adet de tepki oyu çıkıyor. Bu pusulaların büyük çoğunluğunun üzerinde “Allah belanızı versin” yazısı tespit ediliyor. Bu oy bölünmesi sonucu Turgut Altınok, Keçiören Belediye Başkanlığı’nı kazanıyor. Keçiören halkının anlattıklarına göre, bu dönemden sonra Altınok, bir yandan ilçe halkına düzenli gıda ve kömür yardımına başlarken bir yandan da oluşturduğu “A Takımı” isimli sokak timi aracılığıyla baskı oluşturuyor. İşte anlatılanlar… “A Takımı” ilk icraatlarına Aktepe Semti’ndeki pazar yerinde başlıyor. Yüksek sesle satış yapan pazar esnafına ortalık yerde saldırılarda bulunuluyor. “A Takımı” bu müdahaleleri halka “Size laf atılmasını önlüyoruz” diye açıklıyor. “A Takım” icraat alanını giderek genişletiyor. Ve 1995 yılında Erdal Yıldırım’ın öldürülmesiyle beraber “A Takımı”nın ismini tüm Türkiye duymuş oluyor. İşte bu sürece ait ayrıntıları edinmek için Erdal Yıldırım’ın ağabeyi Hasan Yıldırım’la görüşmeye gidiyoruz.

* Cinayete sebep olan olaylar zinciri, bir gecekondu semti olan Keçiören’in Ovacık mahallesinde başlıyor. 1993 yılında bölgedeki gecekonduların yapılaşmasını önlemek üzere alınan karar gereği üzerine mülkiyeti olmayan arazilerdeki gecekondular 660 kişiye bedeli ödenmesi şartıyla veriliyor ve bu kişilerin şehir planına uygun şekilde evlerini yeniden yapmalarına izin veriliyor. Turgut Altınok göreve geldikten sonra, “Kendin Yap Sitesi” adı verilen bu proje çerçevesinde yapılan inşaatlar için yıkım emri çıkarıyor. Bu yıkıma karşı Keçiören Halkevleri tarafından direniş başlatılıyor. Direnişin içindeki önemli isimlerden biri de Erdal Yıldırım. İşte bu minvalde gelişen olayları ağabey Hasan Yıldırım şu sözlerle anlatıyor: “Turgut Altınok bir dönem Ülkü Ocakları Genel Sekreterliği yapmış bir adam. Öyle sıradan biri değil. Bilirsiniz 80 öncesinde Ülkü Ocakları ya karakolun ya da jandarmanın yanında bulunurdu. Başkan ve başkan yardımcılarının çoğu da MİT’in adamlarıydı. 1995 yılında ‘A Takımı’ arabalarla mahalleye sık sık geliyordu. Ben de o dönemde Keçiören Halkevleri Başkanlığı yapıyordum. Babam ve biraderim bir gün yolda beraber yürürken üstlerine araba sürdüler. Polise telefon edip şikâyet ettik. Polis yerine bir eskort geldi. Biz polisiz dediler. Arkasında da ışıkları söndürülmüş iki belediye aracı daha vardı. Birkaç kişi yanına yaklaştık. Silahlara sarıldılar. Oradaki vatandaşlardan bazıları ‘Polis bize neden kurşun sıkıyor’ diye sordu. Olayı bilmesek ‘polis geldi bize kurşun sıktı’ diyecektik, Gazi olaylarının bir benzeri gibi görünecekti. Sonradan 657’ye bağlı olmadıkları da ortaya çıktı. Altınok’un kurduğu belediyenin temizlik şirketlerinde çalışan kişilerdi.”

Bugünkü yazımız biraz uzun oldu ama konu bütünlüğü açısından bu şekilde yayımlamak zorunda kaldım sevgili okurlar. Yarın bu yazımızın son bölümü ile karşınızda olacağız ama ülkemizde binlerce problem olduğu için başka konularla yine beraber olacağız.

1990' lı yıllarda piyasaya çıkan bu adamlar bugün AKP iktidarı sayesinde Ankara Büyükşehir Belediyesi başkanlığına adaylık koymaya çalışarak Keçiören' de uyguladığı tedhiş ve sindirme politikasını Ankara' da uygulamaya çalışacağından kimsenin şüphesi olmasın. Bu nedenle çok uyanık ve dikkatli olmalıyız, karşılarına tek adayla ve güçlü bir isimle çıkarak bunların karşısında durmalıyız. CHP yönetiminin daha önceki seçimlerde yaptığı gibi seçilemeyeceğini bile bile başka adaylar ortaya çıkararak bu eşkiya gurubuna Ankara' mızı altın tepsi içinde yeniden sunmamalarını temenni ediyorum.

MANŞETLER

AT KADAR OLAMADIK UYAN TÜRK EVLADI