Hüdaverdi Arıboğan 5 Mayıs 2008
Özel halk otobüslerinin neden olduğu, trafik kazalarındaki artış hiç dikkatinizi çekti mi? Trafikte yarattıkları korku, her geçen gün trajedilere dönüşmeye başladı. Onlarca insanın can güvenliği;kendini bilmez, sorumsuz ve cahil sürücülerin ellerinde artık. Taksi ve minibüslerden inip, koca otobüslerin direksiyonuna geçen bu sürücülerin hiçbir denetimden geçmediğini biliyor muydunuz?
İETT, kendi sürücüleri için birçok psikolojik ve dikkat testleri uyguluyordu. Periyodik muayenelerinde, negatif sonuçları olanları geçici bir süre ya da tamamen uzaklaştırıyordu.
Ancak, ne yazık ki, özel halk otobüslerinin sürücülerine bu testler uygulanmıyor. Bunun sonucu olarak da, hemen her gün İstanbul’ da bu otobüsler ya kaza yapıyor ya da kazaya sebep oluyorlar.
Ancak, ne yazık ki, özel halk otobüslerinin sürücülerine bu testler uygulanmıyor. Bunun sonucu olarak da, hemen her gün İstanbul’ da bu otobüsler ya kaza yapıyor ya da kazaya sebep oluyorlar.
Daha dün; Silivrikapı’ da genç bir kadına bu otobüslerden biri çarptı ve ne yazık ki ölümüne neden oldu. Ercan Arıklı’ nın bu otobüslerden birinin çarpması sonucu ölmesi hâlâ akıllardadır.
İstanbul gibi trafiği ağır işleyen bir kentte, böylesine hız yaparak dehşet yaratan bu otobüslerin,birinci suçlusu, sorumsuz sürücüler mi yoksa, onları denetimsiz bir şekilde yollara salan İETT mi?
Özellikle, İstanbul trafiğinde seyreden sürücülerin davranış biçimleri, yine bu kentte yaşayan herkesin malûmudur. Üretimde, değer yaratmada, bilimde, akıl ve zekâda kaplumbağa hızıyla giden bizler; direksiyon başına geçince birden hız tutkusuna kapılıyoruz. Sanırsınız ki soğuk füzyonu geliştirmek için bir an önce iş başına geçmeye çalışıyoruz. Günlük yaşamında aval aval oturan, zamanını abuk sabuk şeylerle geçiren, gazetelerin ana başlıklarının dışında belki en fazla spor sayfalarına göz atan, muhtemelen hayatlarında hiç kitap okumamış gerzek adamlar;kendi zekâlarının ürünü olmayan bu teknolojik aracın başına geçtiğinde, bir anda adrenalin salgısını artırarak hız tutkusuna kapılıyorlar.
Şundan eminim ki; faraza bir yasa çıkarılır da: “ en az üç kitap okumuş olanlar saatte 80 km hızla, iki kitap okumuş olanlar 60 km hızla ve bir kitap okumuş olanlar 40 km hızla gidebilirler “ denirse, şehir içindeki ortalama hız 30 km.’ yi geçmez.
Halk otobüslerindeki sürücülerin sorumsuzluğu, cehaleti ve hayvani güdüleri inkâr edilemeyecek kadar çok. Ancak asıl sorumsuzluk; bu işi, ehli olmayan kişilere emanet eden ve yeterli eğitimi ve denetimi yapmayan İETT’ nindir. Polisin denetimsizliği ve trafik ihlali karşısında sürücülere karşı girdiği tutum da,bu ülkede çocukların dâhi malûmudur.
Bu ülke insanı, trafik konusunda bir an önce kendine gelmelidir. Her yıl binlerce cana ve büyük maddi kayıplara neden olan trafik kazalarını azaltmayı milli ve insani bir görev saymalıyız. Vaktiyle yurtdışında,bomboş bir yolda kırmızı ışıkta bekleyen bir bisikleti gördüğümde acı acı gülümsemiştim.
İnsan olarak hepimize tatlı tatlı gülmek yakışır. Umarım o günleri görürüz.